Anasayfa / Yazarlar / Aysuda Kölemen / Çocuklarda Ekran Kullanımı Rehberi

Çocuklarda Ekran Kullanımı Rehberi

Amerikan Pediatristler Birliği’nin güncellenmiş ekran tavsiyelerinin özeti ve açıklaması:

18 aya kadar sıfır ekran. Çocuğunuz hiçbir televizyon, tablet, telefon ekranı görmeyecek. Hiç.

Yani: Arkası dönük, zaten izlemiyor, biz izliyoruz, çok yorgunken 20 dakika bakıyor yok. Çocuk uyanıkken evde ekran açılmayacak. Bu yaşta çocuk ekrandan hiçbir şey öğrenemiyor. İçeriğin ne kadar iyi olduğu önemli değil. Ama zarar görüyor.

18 ay – 2 yaş arasında çocuk ekranla yavaş yavaş tanıştırılabilir.

Yani: Seyretmek değil. Tadım günleri gibi bir şey bu. Tanıtacaksınız. Tattıracaksınız. Bir şey izletirken içeriğini dikkatle seçecek, kısa kısa izletecek ve çocukla beraber izleyecek, izlerken anlatacak ve sonrasında da açıklayacaksınız. Ekran nedir ve nasıl kullanılmalıdır öğrenecek. Her gün bir şey izletmeyin bu dönemde. Haftada bir iki defa beşer dakikadan fazlasına gerek yok.

5 yaşına kadar olan çocuklar günde EN FAZLA 1 saat ekrana maruz kalmalıdırlar (ki bence fazla cömert davranmışlar).

Yani: 2-5 yaş arasında artık çocuk ekrandan bir şey izleyebilecek kadar gelişmiştir. Ancak ne izlediği çok önemlidir. Kötü bir çizgi film zararlı olabilirken, Skype gibi programlar aracılığı ile aile üyeleriyle yüz yüze iletişim kurmasında bir sakınca yoktur, hatta faydalıdır.

Bu yaştaki çocuklar reklamı ve gerçeği kesinlikle ayırt edemezler. Yani ASLA reklam izlememeleri gerekir. Yetişkin programları da izlememeliler.

Ne izlerlerse izlesinler, yanlarında onlarla beraber izlemeniz ve izledikleriniz hakkında konuşmanız gerekir.

3-5 yaş: Çocuk artık eğitici programlardan bir şeyler öğrenebilecek kapasiteye sahiptir. Ne kadar ekrana maruz kaldığı kadar, NEYE maruz kaldığı da önemlidir.

Yaklaşık 3 yaşına kadar çocuklar sadece insanlardan öğrenme yeteneğine sahip. Ekrandan öğrenme gerçekleşmez. Ancak 3 yaşından itibaren kısıtlı da olsa, ekrandan öğrenme gerçekleşir. Ama eğitici denilen çocuk programları dahi zararlı olabilir. Çocuk programında görüntüler ve geçişler yavaş, renkler sakin olmalıdır. Çoğu çizgi film ve çocuk programı bu kriterlere uygun değildir. Bu tip programların zararlı olduğu ve erken yaşta izlenen hızlı tempolu programların okul çağında dikkat eksikliği sorunlarına yol açtıkları bulunmuş. Bu nedenle çocuğun Susam Sokağı, Çalliou, ya da belgeseller gibi, özellikle de kar kaygısı gütmeyen devlet televizyonları tarafından hazırlanmış, pedagog ve eğitimcilerin denetiminden geçmiş programları izlemesi tercih edilmelidir. Diğer program ve çizgi filmlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Çocuğun izlediği her şeyi ailesi gözden geçirmelidir.

5 yaş sonrası:

5 yaş sonrasında çocuğun ne kadar ekrana maruz kalacağına ailesi karar vermelidir ve bu süre kısıtlı olmalıdır. Ama kesin bir sınırlandırma getirilmiyor.

Neden kısıtlama yok?

Artık okullarda bilgisayar kullanılması gerekebiliyor. Ayrıca artık çocuk ekrandan aktif olarak öğrenme gerçekleştirebilir. Mesela bilgisayarda programlama yapabilir. Ödevlerini bilgisayarda yapabilir. Ama yine de ekran zamanını mümkün olduğu kadar kısıtlamalıyız.

Ne kadar ve neye ekrana maruz kaldığı kadar, NE ZAMAN ve NEREDE maruz kaldığı da önemli. Neler yapılmalı?

*Mesela, yemek sofrasında ekran yasağı olmalı. Sofraya telefon getirmeyin.

*Çocukların uyuduğu odada tablet veya telefon gibi şeyler bulundurulmamalı ve şarj edilmemeli. Bunun sebeplerinden biri çocukların bunları kullanmak için uykusunu almadan erken kalkması. Ekranları yatak odalarından çıkarın.

*Evde ekranların yasak olduğu oda veya alanlar olmalı.

*Uyumadan bir saat öncesinde ekranların kapanması gerekir. Uykudan hemen önce ekrana bakmak çocukların da, yetişkinlerin de uyku kalitelerini kötü etkiliyor.

*Çocuğun izlediği ve kullandığı tüm elektronik medyanın devamlı aile kontrolünde olması zorunludur. Çocuğunuz sizin bilginiz olmadan hiçbir internet sayfasına girmemeli. Bu hayati önem taşıyor. Yani internete girecekse, yanınızda girmeli. Bu lise çağına kadar da böyle olmalı. Filtrelere güvenmeyin. İnternete sadece salonda girebilmesi bir seçenektir.

*Çocuklarla internet zorbalığı hakkında konuşulması.

*Çocuklarla tükettikleri içerik hakkında devamlı konuşulması. İzlediklerinin tartışılması, açıklanması. Zararlı içeriklere izin verilmemesi. (Biz neyi izleyemeyeceğini oğluma nedenleriyle açıklıyoruz, o nedenle kabulleniyor.)

*Çocuğun yanında anne ve babanın da ekran kullanımlarını kısıtlamaları. Bu zor, ama çocuğa ekran kullanma deyip, önünde ekrandan yüzümüzü kaldırmazsak, karışık mesaj göndermiş oluruz. Çocuklar denileni değil, gördüklerini içselleştirir.

*Her hafta ekransız aile saatlerinizin olması ve bu saatlerde herkesin ekranlarını kapalı tutması.

*Çocuğun tüketici değil, üretici olduğu platformların cesaretlendirilmesi. Çizgi film izlemekle, bilgisayar programı yazmanın, film çekip, videolar hazırlamanın birbiriyle hiçbir ilgisi yoktur. İkisi de ekran saati diyemeyiz. Ciddi bir fark var arada.

Son olarak Obama ailesinin çocuklarına hafta içinde ekranı tamamen yasakladıklarını ve sadece hafta sonlarında 2 saati geçmeyecek şekilde ekran izinleri olduğunu belirteyim. Biz hafta içi günde 20-30 dakika, haftasonunda ise bir film izni veriyoruz. Ekran karşısındayken bir şey yemesine izin vermiyoruz (bunun istisnası beraber izlediğimiz filmlerde yaptığımız patlamış mısır).

Oysa Türkiye’de ortalama bir çocuk günde 4-5 saat arasını ekran karşısında harcıyor. Okul, uyku ve yemek saatlerini çıkarırsak, çocukların uyanık zamanlarının tamamına yakınını ekran karşısında geçirdiğini, televizyonun anne-babalık yaptığını ve çocukları yetiştiren asıl ebeveynin ekran olduğunu görüyoruz. Bunun çocuğun beynine, manevi dünyasına verdiği zararlar bir taraftan, oyundan çalması, her türlü hastalığa yol açacak derecede hareketsizliğe yol açması ve sosyal iletişimle sorun çözme becerisini geliştirmesini engellemesi bir diğer taraftan, reklamlardan edindiği tüketim tutkusu ise bir başka taraftan çocukları perişan etmekte, bağımlı yapmaktadır. Bu seviyede ekran maruziyeti genç bir beyni mahvetmenin ve ömür boyu telafi edilemeyecek zararlar vermenin en kestirme yoludur.

Aysuda Kölemen

Aysuda Kölemen

1976 yılında Adana'da doğdum. Tarsus Amerikan Koleji'nden mezun olduktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okudum. Amerika'da Siyaset Bilimi alanında doktoramı tamamladım.Bir dönem Oxford Üniversitesi'nde okuduktan sonra Almanya'ya ardından da Philadephia'ya taşındım. Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde dersler verdim.Kısa bir süre Hindistan'da yaşadıktan sonra, nihayet Türkiye'ye yerleştim ve madem memlekete döndük, çocuk yapmanın vakti geldi diyerek oğluma hamile kaldım. Tomris bir gün bana BYBO'yu tavsiye etti. İyi ki de etmiş, hayatım bambaşka bir yön kazandı. Çalışma alanım nedeniyle okuduğum farklı ülkelerin sosyal devlet ve politikaları, psikoloji, felsefe ve eğitim literatürünün çocuk yetiştirmekte çok işime yaradığını fark edip, deneyimlerimi, fikirlerimi ve öğrendiklerimi başkalarıyla da paylaşmaya başladım. Şu anda halen üniversitede öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Ailemden ve işimden boş kalan zamanlarımı BYBO ile geçiriyorum.
Aysuda Kölemen

Diğer Paylaşım

EFT mi? O da ne? Süheyla Pınar Alper

Duyguların kişilerarası iletişimdeki yeri, ifadesi ve farkındalık oluşturmadaki önemi konusunda uzun yıllardır ders veriyorum, danışmanlık …

Leave a Reply