Anasayfa / Sağlık / Beslenme / Stres ve Kilo İlişkisi

Stres ve Kilo İlişkisi



STRESİN KİLO ALMANIZA NEDEN OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? 
Bedenimizdeki fazlalıklarla yüzleştiğimiz deniz mevsimindeyiz ve siz fazla kilolarınızı vermenin eskisi kadar kolay olmadığından şikayetçisiniz. Ne kadar hareket etseniz de, şekerlilerden, ekmekten ve hamur işlerinden ne kadar uzak dursanız da olmuyor, değil mi? Oysa fazla kilo tek başına irade zayıflığı, yanlış beslenme ve hareketsizlikle açıklanamayacak kadar karmaşık bir konu.

Fazla kilolar bize çoğunlukla daha az yemek ve hareket etmek gibi çoğu zaman ihmal ettiğimiz sorumluluklarımızı hatırlatsa da, kilo yönetiminin aslında bir stres yönetimi işi olduğu pek bilinmez. Stres kavramı da sadece iş baskısından ibaret değil elbette. 21.yüzyılda stress yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Takdir görememe, işte başarılı olma ve işini kaybetme korkusu, mobbing, zamanla yarış, maddi problemler, aile yaşantısındaki sıkıntılar, ev ve iş arasında sıkışmış olmak, bizi saatlerce TV başına bağlayan ülke meseleleri diğer belli başlı stres kaynakları.

Yani diyetlerin hemen hep başarısızlıkla sonuçlanmasının nedeni, çoğu zaman nedenler yerine sonuçlar üzerinde odaklanmamızdan. Oysa fazla kilo, yanlış yaptığımız şeylerin sadece bir sonucu. Yanlışın ne olduğunu bulmadan sadece kiloyla savaşa girmekse bizi diyet kısırdöngüsüne sokuyor.

Stresin iyisi de var, kötüsü de… 

Stresin de çeşitleri var. Yapıcı stres olarak adlandırılan “eustress” kişinin sorumluluklarını yerine getirmesi için motive edici bir kaynakken, yıkıcı stress olan “distress”, bedensel ve zihinsel rezervlerimizi tüketerek sorumluluklarla başedilemeyecek noktaya getiren stres türüdür. Kilo almaya da bu stres türü neden olur. Akut stresin ilk etkisi kısa sureli bir iştah kaybı olsa da, kronikleşen stres iştahta artmaya neden olur. Bu durum, nöroendokrin sistemimizle ilişkilidir; başka bir deyişle beden-beyin arası etkileşimle açıklanır. İnsanoğlunun evrim sürecinde bedenin, herhangi bir tehdit karşısında bazı hormonları aktive etmesiyle ortaya çıkan stres kaynağı eski çağlarda yırtıcı bir hayvanken, bugün aybaşı ödenmesi gereken faturalar veya benzeri modern zaman dertleridir. Ama bedenin tepkisi ve salgıladığı hormonlar aynıdır: Bunlar bize tehdit karşısında kaçacak veya savaşacak gücü verirler.

“Kaç ya da savaş” tepkisi gerçekten bir tehlikeyle karşı karşıya olmamızdan veya iş/ev yaşantımızdaki yüklerden kaynaklanıyor olabilir. Bedenimiz her iki durumda da zarar görmemek için savunmaya geçer ve büyük bir enerji patlaması, metabolizma ve kan dolaşımında değişiklikler yaşanır. Şayet yaşadığımız stres uzun zaman devam eder ve kronikleşirse sağlığımız tehlikeye girer.

Stresliyken salgılanan hormonlar arasında bize acilen enerji sağlayan adrenalin, kortikotrofin salgılatan hormon (CRT) ve stres hormonu olarak da nitelendirilen kortizol vardır. Adrenalin ve CRT ilk etapta iştahı düşürseler de, bu etki kısa sürelidir. Kortizol ise farklı çalışır; görevi stress sonrasında bedeni yeniden yapılandırmaktır. Diğer hormonlara göre daha uzun sure aktif kalır, iştahı arttırır ve daha çok yemenize neden olur.


“Kaç ya da savaş” stress tepkisi atalarımızda fiziksel tehditlere -savaşmak veya kaçmak gibi- fiziksel cevaplar şeklinde ortaya çıkmaktayken günümüz dünyasındaki fiziksel saldırı niteliği olmayan stres faktörleri karşısında tepkilerimiz de daha edilgen. Öfke, kaygı veya korku gibi stres nedenleri karşısında mevcut gıda rezervlerimizi, yağ depolarımızı yakmaya yönelik bir eylem içerisinde değiliz; bilakis artan iştahla daha fazla yemeye meyilliyiz. Uzmanlar, stresliyken birşeylerle oyalanmak- hareket etmek, yemek gibi- dürtülerin arttığını belirtiyor. Elbette stresi yatıştıracak en kolay yol olarak da yiyeceklere yönelmek görülüyor. Artan kortizol, özellikle şekerli ve nişastalı yiyeceklere iştahı arttırıyor.

Bedenin stres sisteminin sürekli aktif- yani tetikte olması hormonal yapıyı altüst eder. Bunun sonucunda, beyine yeterli enerjiyi sağlamak için sürekli yeme ihtiyacı hissedilir. Bedenin strese karşı kendisini korumak için ödediği bedel ise kilo almaktır. Bu kiloları vermek için başlanan ve sonu gelmeyen diyetlerle serebral metabolizma daha da altüst hale gelir. Normal yeme düzeninin aniden kesilmesi, bedende stres hormununun- kortizolun- artmasına, stresin yeniden aktive olmasına ve diyet bitiminde yemeklere eskisinden de çok yüklenmeye neden olur. Bu durum uzun dönemde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir: Sadece arteriyosklerozu tetiklemez, aynı zamanda zihinsel performansta düşüşe, kemik erimesine ve üreme sağlığı bozukluklarına da neden olur.

Kronik stres şu nedenlerle kilo almanıza neden olur: 

Metabolizmadaki değişimler: Stres kortizol hormununun salgılanmasını tetikler. Fazla kortizol da metabolizmanızı yavaşlatır. Dolayısıyla beslenmenizde ve bedensel aktivitelerinizde bir değişim olmasa da, stresiniz arttığında kilo almaya meyilli hale gelirsiniz.

İştahın ve aşermelerin artması: Kronik stres yaşayan insanların sağlıklı beslenme eğilimlerinde de değişimler yaşanır. Öyle ki, stres tuzlu, şekerli, yağlı ve işlenmiş yiyeceklere iştahı arttırır ve açıktır ki bu yiyecekler de kilo almanıza neden olur.

Kan şekerinde değişimler: Uzun sureli stres kan şekeri düzeyinde değişimlere neden olur. Bu da duygusal dalgalanmalara, yorgunluğa ve hiperglisemiye neden olabilir. Kronik stres ayrıca metabolik sendromdan diyabete ve kalp krizine kadar başka ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir.

Yağ depolanması: Fazla stres yağın depolandığı yeri bile etkileyebilir: Fazla stres karın bölgesinde yağlanmayı –viseral yağlanma- arttırır. Karın bölgesi yağlanması ise diyabet ve kalp hastalıkları için risk faktörüdür.

Duygusal yeme sendromu: Uzun sureli stres, bir yeme bozukluğu olan “duygusal yeme sendromu” na neden olur. Stres hormonu olarak adlandırılan kortizol düzeyindeki artış sadece sağlıksız yiyeceklere aşermenizi arttırmaz. Normalden daha fazla yemenize de neden olur.

Oyalanma ihtiyacı: Stresli ve gerginken ortaya çıkan gerginlik durumu bazen tırnak yemeye, bazen dişleri gıcırdatmaya yol açarken, bazı insanlarda aç olmamalarına rağmen yemeye yönlendiriyor. Pekçok insan sırf gerginlikten veya sıkıntıdan dolayı sağlıksız yiyeceklerle oyalanıyorlar.

Duygusal birikimler: Duygusal yeme sebeplerinden birisi de duygusal sıkıntıları yatıştırma ihtiyacıdır. Özel veya iş yaşamlarında sorunlar yaşayan ve bu sorunları çözmekte, iletişim kurmakta zorluk çeken insanlar dikkatlerini bu sorunlar yerine yemeye yönlendirmeyi tercih edebilirler.

Kilo vermek için diyet değil, arınma tatili yapın! 

İştahınızı stresin yönettiğini düşünüyorsanız, öncelikle bunun sebepleri saptanmalıdır. Bunu en iyi yapabilecek olan da, sizsiniz.

 

Önerilerim:

1. Düzenli egzersiz yapın. Strese karşı en etkili yöntem düzenli yapacağınız egzersizlerdir. Egzersiz stresle salgılanan hormonların zararlı etkilerini bertaraf etmekle kalmaz, yağ yakımını da sağlayan en etkili yöntemdir.
DİKKAT: Bedeninize çok fazla yükleneceğiniz uzun süren egzersizler de kortizol düzeyini arttırarak strese neden olabilir. Bu nedenle enerjinizi tüketmeyecek yürüyüş, yoga, pilates, yüzme gibi keyif alacağınız ve sürdürülebilir bir egzersiz çeşidi seçmekte yarar var.

2. Bedeninizi gözlemleyin, iştahınızdaki değişimlere duyarlı olun. Stresle tetiklenen yeme alışkanlıklarınızı farkedin: Yemek stresinizi bastıran bir aktivite haline gelmesin.

3. Stresle başa çıkma teknikleri uygulayın: Orman yürüyüşleri, meditasyon, nefes egzersizleri, yoga, otojen training, chi gong bunlardan sadece birkaçıdır.

4. Sosyalleşin. Sorunlarınızla yüzleşin ve sorunlarınızı paylaşın.

5. Günlük tutun. Duygularınızı kağıda dökmek sadece stres yönetimi için değil, genel anlamda sağlık için de yararlıdır.

6. Stresin yarattığı “kaç ya da savaş” tepkisi karşısında kaslar daha çok şekere ihtiyaç duyar. Stresliyken karbonhidratlara duyulan ihtiyaç da bundandır. Ancak fazla şeker fazla insulin salgılanması ve neticede fazla yağ depolanması demektir. Stresliyken yediklerinizi kontrol edin. Sigara, alkol ve kafeinin de kortizolu, dolayısıyla stresi arttırdığını hatırlatalım.

7. Uyku ve dinlenmeye yeterli zaman ayırın. Uykusuzluk ve yorgunluk da kortizol salgılanmasını arttırarak strese neden olur.

8. Kan şekeri düzeyinizi dengeleyecek, bedeninizi asitten arındırarak alkali hale getirecek arınma diyeti yapın. (Arınma diyetini Arınma Kitabı’mızdan öğrenebilirsiniz)

9. Anti-stres ve arınma tatili: Natur-Med’de yapacağınız arınma tatili, sadece kilo vermeniz açısından değil, bir anti-stres kürü olması açısından da size destek olacaktır. Kilo probleminizi iş ve ev stresinden uzakta, tatil ortamında çözmek en etkili kilo verme yöntemlerindendir.

Eylem Yılmaz

Arınma Tatiliyle ilgili detaylı bilgi için: www.natur-med.com.tr

 

 

 

 

 

Diğer Paylaşım

Meditasyon Yapın – Süheyla Pınar Alper

Evet, meditasyon yapın. Günümüz yaşam biçimi, yaş kaç olursa olsun hepimizi sürekli bir koşturma ve …

Leave a Reply