Anasayfa / BYBO / Yapım / Hamilelik Öncesi / Bebek Yapım Günlükleri / Dilek’in Bebek Yapım Günlüğü — Bölüm 11

Dilek’in Bebek Yapım Günlüğü — Bölüm 11

Tüp bebek tedavimiz başlıyor

Ben çok stresli bir insanımdır. Belirsizlikler çok rahatsız eder. Neyle karşılaşacağımı hep bilmek isterim. Evliliğimden beri yaşadığım onca sıkıntı, maddi sorunlar, infertilite ile mücadele, ne zaman geleceği belli olmayan adet dönemlerinin 3. Gününü beklemek, önemli planlarımın olduğu dönemlerde gelip gelmeyeceğini tahmin etmeye çalışmak, eşimin sakin, mütevekkil yapısı… Bunlar beni biraz terbiye etse de daha çok yol almam gerekiyordu. Tüp bebek tedavisini başlatan âdetimi beklerken aynı zamanda açık öğretim sınavına hazırlanıyordum. İkisi de benim için ayrı ayrı stres sebebi olan iki şeyi aynı anda bekliyor, aynı güne denk gelmelerinden çok korkuyordum. Tabi bu korkumun sebeplerinden biri de âdetimin ağrılı geçmesiydi. 

İnanması güç ama korktuğum başıma geldi ve sınavla, doktora gitmem gereken gün aynı güne, üstelik cumartesiye denk geldi. Sınavım sabah Zeytinburnu’nda, doktor randevum öğleden önce Koşuyolu’ndaydı. O gün bir stres bombası gibi başladım güne, eşimin sınav görevi olduğundan yanımda annem vardı ve nazımı, sinirimi hiç sesini çıkarmadan çekti. Sınavdan sonra metrobüse saygılarımı sunarak zamanında yetiştim randevuma. 

Doktor muayene ettikten sonra ilaçlarımı vermişti. Başlıyorduk. Bu benim için bir ilkti. İçimde heyecanla korku arasında gidip gelen bir sarkaç vardı sanki. Bir yandan çok umutluydum, her geçen saniye bebeğime daha fazla yaklaşmış gibi hissediyordum. Bir yandan da çok korkuyordum, yine olmazsa kendimi nasıl teselli ederim diye düşünmekten kafam patlıyordu. Bu psikoloji ile başladım ilaçlarımı kullanmaya… Daha önce de demiştim ya, zaman geçerken ben de değişiyordum. Daha önceleri kendine iğne yapabilmek şöyle dursun, yapılan bir iğneye bile bakamayan ben, kendi iğnelerimi yapar olmuştum. Artık böyle küçük şeyler canımı acıtmıyordu. 

Doktor bu süreçten önce beş kilo bile versem razıydı ama ben verememiştim. Tam 84 kilo ile tüp bebek tedavisine başladım. Bu biraz moralimi bozsa da yumurtaların istenen şekilde büyümesi, olgunlaşması sevindiriyordu. 

Dört ya da beş kontrolden sonra yumurtalarım toplanmaya hazır hale gelmişti. İşte beni en çok tedirgin eden aşamaya gelmiştim. Yumurtaların toplanacağı gün gelip çatmıştı. Aç, susuz, heyecanlı, stresli bir halde, kimyasal içerikli hiçbir kişisel bakım malzemesi (deodorant dâhil) kullanmamış olarak, merkezin yolunu tuttum. Yanımda sadece eşim vardı. Aslında annem de çok istemişti yanımızda olmayı, ama aynı gün eşim de sperm vereceği için ona uygun bir dille gelmesinin uygun olmadığını anlatmıştım. İyi ki öyle olmuş çünkü operasyondan sonraki halim bir anne için oldukça korkutucuydu. 

Karından ultrasonla yumurtalıkların görünmesini kolaylaştıracak kadar idrara sıkışmış olmam gerekiyordu. Sıkıştım sanırken hemşire kontrol edip, hafif bir kahkaha attı ve bir kaç bardak suyu önüme yığdı. Zorla içtikten sonra işte hazırdım. Hemşire, beni hazırlayıp, damar yolu açıp, bazı iğneler yapmaya başlamıştı. Ne olduğunu sorduğumda ağrı kesici dedi. Ama bende gevşeklik derecesinde bir rahatlama sağladığı için sakinleştirici falan olduğunu sanıyorum. Ben henüz ameliyathaneye alınmamışken eşimi sperm vermesi için çağırdılar. O yokken ben operasyona alındım. Hazırlandığım odadan sedyeyle üst kattaki ameliyathaneye çıkarken o iğnenin etkisinden olacak neler yaşayacağımı düşünmek yerine asansörün bir katı kaç saniyede çıktığını hesaplamaya, yanımdaki hastabakıcıya laf atıp, sohbet etmeye çalışıyordum. ☺ Aynı saçmalıklara ameliyathanede de devam ettim. Beni yatırıp hazırladıkları süre boyunca, ben yanımda duran yaşı hafifçe geçkin, dünya tatlısı hemşireyle akla hayale gelmedik saçma konularda sohbet ettim. En son iğne sanırım beni bayıltan iğneydi, başım dönmeye başladı, meraklı gibi onu da sordum, başım neden dönüyor diye… O soru sorduğum son soruydu. Uyumuşum… 

¨Dilek hanım!¨ diye seslenen hemşirenin sesiyle uyandım. Hala rüyalar âleminde gibiydim. Hemşireye “Bitti mi?“ diye sordum. Bitti deyince “Kaç yumurta topladınız” diye sordum bu sefer. Hemşire sayıyı söyledi ama ben henüz ayılmamış olduğum için bu soruyu üç kere daha sordum. Hatta sonuncusunda “Ya çok sordum ama hatırlamıyorum kaç yumurtaydı?” dedim. Hemşire bir kez daha “14 yumurta toplandı” dedi. Şapşallıklarımın ardı arkası kesilmiyordu. Biraz kendime geldiğimde gayri ihtiyari ağlamaya başladım. Bu sefer de hemşireye “Ben neden ağlıyorum?“ diye sordum. Hemşire de gülerek “Bilmem ki, neden acaba?” dedi. Biraz ağlayıp zırladıktan sonra eşimin desteği ve espirileriyle kendime geldim. Henüz baygınken çektiği fotoğraflarıma güldüm. Annemi arayıp iyiyim dedim, hemşireye tonla soru sordum. 

Operasyon öncesi ve sonrasında hastaların yattığı oda kocaman, çok sayıda yatağın olduğu, yatakların birbirinden perdelerle ayrıldığı bir odaydı. Ben operasyona girmeden önce, girip çıkmış olanların seslerini duymuştum. Ağlıyor, söyleniyor, hatta bağırıyorlardı. Ben de içten içe “oo ben kim bilir neler yaparım” diye düşünmüştüm. Biraz da korkmuştum. Ben çıkınca hiç öyle bağırarak, sızlanarak ağlamadım. Ama o ağlayıp sızlayanlar 20 dakikada çıkıp giderken ben 1 saat sonra bile hâla kalkamamıştım. Başımın dönmesi geçmiyor, düşük tansiyonum yükselmiyordu. Bu da eşime hava atmak için iyi bir nedendi. “Bak ne kadar dayanıklıyım, onlar benden daha iyilerdi ama nasıl naz yapıyorlardı, bak bana ne kadar da sağlammışım onlardan daha kötüyüm ama hiç sesim çıkmadı” diye attım da attım. ☺ 

Hemşirenin beni baş aşağı çevirmesi sonucu, tansiyonum biraz normale döndü. Ben de toparlandım. Reçeteyi alıp, “Kabız olma sakın!” öğütlerinden sonra çıktık. Bundan sonraki aşama, yumurtaların döllenip döllenmeyeceğini bekleyip, döllenme hızına göre transfer tarihini beklemekti. Kabız olma demişlerdi demesine ama buna engel olmak elimde olmamıştı. Neredeyse katı gıda tüketmeme rağmen, çok şiddetli kabız olmuştum. Doktorun gerekirse kullan dediği ilaç, kabızlığı gidermek için yiyip içtiklerimin hiç biri işe yaramıyordu. Karnım 9 aylık hamile gibi şişti. Oturamıyordum bile. PKOS‘lularda bu gibi durumlarda sık görülen OHSS (tüp bebek tedavisinin olası yan etkilerinden biri, kabaca yumurtalıklardaki sıvı dengesinin bozulması olarak tarif edilebilir) den endişe ediyordum. Bu endişeyle merkezi aradım ama bu durum daha çok yumurtası toplanan kişilerde görüldüğünden çok da ciddiye almadılar endişemi…

Yumurta toplamadan sonraki 3. Gün sabah saatlerinde merkezden aradılar. Toplanan 14 yumurtanın 9 tanesinin olgun çıktığını, 6 tanesinin ise döllendiğini söylediler. Heyecandan ölmek üzereydim. Kaliteleri çok iyi olduğundan 5. Günü bekleyeceklerini söylediler. Telefonu kapattıktan sonra ağlamaya başladım. Eşim kötü bir haber aldım sanmış, iyi haber olduğunu söyleyince beraber sevindik. “ana yüreği”m iş başındaydı. Sanki orada 6 çocuğum varmış da ben onlardan ayrıymışım gibi hissetmeye başlamıştım. Hayat beklemekten mi ibarettir? Ben yine beklemedeydim. Bu kez transfer gününü bekleyecektim. Acaba neler olacaktı? 

Haftaya görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın… 

Dilek…

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

7 Yorum

  1. miniminidunya

    inşallah haftaya OHSS olduğunu okumam 🙁 ben geçirdim ne yazık ki…

    • bir dilek tut

      🙂 okumayacaksın şükür ki. benim kuruntumdan ibaretmiş. :)) o kadar şişkin hissediyordum ki inanmıştım OHSS olduğuma. ama değilmiş.

  2. Bizim de 3 embryomuz olmustu. Ikisini transfer etmislerdi (tutmamisti), birini dondurmuslardi. Bir kac ay sonra tup bebek yapmak icin doktorun yurt disindan donmesini beklerken bir baktik gebe kalmisim ikizlere 🙂

    Ama hep dusunurum o dondurucudaki embryoyu. Orda yavrucak tek basina ne yapiyor diye 🙁 Turkiye'de yasasaydim kesin transfer ettirecektim o embryoyu (tup bebegi Ankara'da yaptirmistik), ama turkiye'ye yilda bir kac hafta o da tatil icin gelebiliyoruz, coluk cocukla, Ankara'ya gidip embryo transferi ile ugrasmam mummkun degildi.

    Sonra zaten bir bebe daha oldu, simdi zamanim imkanim olsa da transfer ettirmem, dort cocuk azicik fazla kacabilir 🙂 Ama bazi geceler aklima gelmiyor degil dondurucudaki embryom 🙁

  3. Allah'im gonlune gore versin Dilek cok sabrettin insallah mukafatini cok guzel bir haberle alacaksin <3 bu kadar bekleyise degecek insallah tum kalbimle dualarimdasin.

Leave a Reply